Anekdotlar
1. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
- `Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem` der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- `Ben çekilirim.`
2. Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif` i küçük düşürmek ister:
- `Afedersiniz, siz veteriner misiniz?` Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış:
- `Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?`
3. Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates`e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.
Sokrat, gayet sakin: - `Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum` demiş.
4. Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill`i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- `Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa.` Churchill, hemen cevap göndermiş:
- `Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa.`
5. Bir gün Eflatun, öğrencilerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi:
- `İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum` diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş:
- `Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.`
6. Meşhur bir filozofa:
- `Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?` diye sorulduğunda:
- `Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan` demiş.
7. Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile` ye hasımlarından biri:
- `Efendim` demiş, `Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük degil mi?`
Galile: - `Doğru` demiş, `Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama,
seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?`
8. Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca,
Yavuz ona: - `Sen sır saklamayı bilir misin?` diye sormuş.
Vezir: - `Evet hünkarım, bilirim` dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - `İyi, ben de bilirim.`
9..Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu türleri incelemesi için Sheaksper'a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur:
Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın..
10 .Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü?
Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık,sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
11.Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapdetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
12.İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında: Bu bana iyi bir ders oldu!!
13.Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: Biz de onlara yaklaşıyoruz.
14.Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanır mısınız?
Filozof : Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım
15.Sokrat Ölüme mahkum edildiğinde, eşi:Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlayınca,
Sokrat:Ne yani, demiş. Birde haklı yere mi öldürülseydim!
16.Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill` e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- `Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım.`
Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: - `Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim.
Fatih Sultan Mehmet'ten:
Bilindiği gibi Fatih, genç yaşta padişah olmuştur. Yaşı gençtir ama zekası ve inançları çok kuvvetlidir. Yeni sultan olduğu yıllardır. Birgün bir sefere gidilecekken ordunun başında babasının olmasını ister. Ancak babası bu teklifi kabul etmez. Fatih'in maksadı babasının ilminden ve tecrübesinden yararlanmaktır.
-"Eğer sen padişahsan geç ordunun başına. Yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geçeceksin!"
Babası Sultan Murat, başka çare bulamaz ve orduya komutanlık yapar.
Osman Yüksel Serdengeçti'den:
Osma Yüksel'in milletvekili olduğu yıllardır. Birgün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşektir!" der ve iner kürsüden.
Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar ve zekasını gösteren ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!"
Kant'tan:
Ünlü Alman eğitimci Emmanuel Kant'ın bir sözü:
-"Her ne kadar ben inanmasam da bir tanrının var olduğunu kabul etmek gerekir."
Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Süleymaniye Camiinin inşaası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Kanuni tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, sultandan şikayetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Kanuni de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:
-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de müslüman oluyorum"
Davadan sonra Kanuni, kadıya:
-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm"
Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :
-"Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım..."
Bir Derviş:
Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç birşey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir:
-"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!"
Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer:
-"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!"
Derviş, beye şöyle der:
-"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?"
Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Kanuni, şehzadelerini muhteşem bir törenle sünnet ettirir. Kısa bir süre sonra da veziri İbrahim Paşa'nın oğlu sünnet olur. Törene Kanuni de davetlidir. Birara Kanuni, vezirine der ki:
-"Söyle bakalım İbrahim Paşa. Senin tören mi daha muhteşem, benimki mi?"
-"Elbette benimki sultanım"
Kanuni şaşırır. Sebebini sorar. Vezir:
-"Benim oğlanın düğününe koskoca cihan padişahı davetliydi ve geldi. Sizinkinde böyle bir davetli var mıydı?" der.
KAYNAK:www.edebiyatogretmeni.net